Geçmişten Bugüne: “İntibak Yasası” Bekleyişi ve Toplumsal Dönüşüm
Tarihçi gözüyle düşünüyorum: Ülkemizde sosyal güvenlik sistemi, yalnızca bir mali mekanizma değil; aynı zamanda değişen çalışma koşullarının, toplumsal değerlerin ve devlet‑vatandaş ilişkilerinin aynasıdır. 1980’lerden başlayarak eğitim yaygınlaştı, iş gücü piyasası çeşitlendi, sigorta sistemleri yeniden kurgulandı. Bu dönüşüm sürecinde emekli aylıkları, prim gün sayıları ve aylık bağlama oranları gibi teknik konular, “emek”in günlük karşılığı olarak toplumsal bellekte yer etti. İşte tam da bu noktada, “intibak yasası” tartışması belirginleşti: “Aynı prim gününü yatırdım ama 2000’den önce‐sonra emekli olanların maaşı arasında fark var” diyenlerin sesi yükseldi.
Bugün gelinen noktada sorulması gereken soru şu: Resmî Gazete’de gerçekten bir intibak yasası çıktı mı? Bu sorunun yanıtını ararken, geçmişte yaşanmış kırılma noktalarına, kamusal dönüşümlere ve toplumsal beklentilere bakmak anlam kazandırıyor.
1. Kırılma Noktaları: Sistem Reformları ve Maaş Eşitsizlikleri
1980’ler ve 1990’lar boyunca, Türkiye’de sigorta kurumlarının farklılıkları ve prim ödeme süreleri eşitsizlik yaratıyordu. 2000 yılına kadar eski sistemlere göre prim bağlama oranları oldukça yüksekken; 2000 sonrası sisteme geçildiğinde özellikle aylık bağlama oranı önemli ölçüde düştü. Örneğin; 2000 yılından önce SSK primiyle uzun süre çalışmış bir emeklinin aylık bağlama oranı %80 civarındayken, 2000 sonrası dönemde bu oran %40’lara kadar inmiş durumda. [1] Bu durum, “aynı gün çalıştım, aynı prim ödedim ama maaşım neden daha az?” sorusunu toplumsal düzeyde gündeme getirdi.
2008’de gerçekleşen kapsamlı sosyal güvenlik reformu da kırılma yarattı: Kurumlar birleşti, sistem sadeleşti, ancak bu sadeleşme beraberinde bütün eşitsizlikleri otomatik olarak kaldırmadı. Dolayısıyla 2000 öncesi‐sonrası emekli aylıkları arasında makas açıldı.
2. Toplumsal Dönüşüm ve “Eşitlik” Beklentisi
Toplumda “kanun önünde eşitlik” ilkesiyle ilgili beklenti güçlendi: Aynı prim gününe, eşit sürelere sahip kişiler arasında maaş farkının adaletsizlik yarattığı dile getirildi. Örneğin bir vatandaş şöyle diyebiliyordu: “Dilekçemi bir gün geç verdiğim için maaşım daha düşük oldu” gibi. [2] Bu söylem, sadece bireysel bir mağduriyet değil; sosyal güvenlik sisteminin dönüşümünde bir vicdan sınavı olarak da algılandı.
Bu bağlamda, “intibak” kavramı gündeme geldi: intibak kelimesi “uyum”, “eşitlenme” anlamlarını taşıyor; emekli aylıklarının farklı sistemlerden kaynaklanan eşitsizliklerinden arındırılması için kullanıldı. 2013 yılında çıkarılan bir düzenleme ile 2000 yılı öncesi SSK’lı emeklilere bir intibak uygulaması gerçekleştirildi. [2] Ancak 2000 sonrası dönemi kapsayan yeni bir düzenleme için beklenti hâlâ devam ediyor.
3. Bugünün Durumu: Yasalaşma mı Bekleyiş mi?
Güncel verilere göre; milyonlarca emekli “intibak yasası çıktı mı?” sorusunu soruyor. Fakat yapılan açıklamalarda şu netlik var: henüz Resmî Gazete’de yayımlanmış, yürürlüğe girmiş kapsamlı bir intibak yasası bulunmuyor. Örneğin, bir haber portalı 2025 yılı için yapılacak intibak düzenlemesinin henüz tasarının ötesine geçmediğini ve hükümetin 2025 programında yer almadığını belirtiyor. [1] Ayrıca, 2023 yılında Vedat Işıkhan’ın açıklamasına göre; 2000 öncesi emeklilere uygulanmış intibak düzenlemesinden sonra, yeni bir tüm emeklileri kapsayan intibak çalışmasının henüz “kanunlaşmış” bir hal almadığı ifade edildi. [3]
Özetle: Evet, önceki döneme ilişkin bir intibak düzenlemesi yasalaşmış ve Resmî Gazete’de yayımlanmış olabilir; ancak “2000 sonrası dönemi de kapsayan geniş kapsamlı bir intibak yasası” henüz kesinlik kazanmış durumda değil.
4. Geleceğe Bakış: Neden Önemli ve Ne Beklenmeli?
Toplumsal bakış açısından bu düzenleme yalnızca teknik bir yasa değil: emeklilik süreci boyunca yatırılan emeğin, primin ve sürenin adil karşılığı olarak algılanıyor. Eğer yeni bir intibak yasası çıkar ve Resmî Gazete’de yayımlanırsa, bu aynı zamanda şunları gösterir:
– Emekli aylıkları arasında oluşmuş makasın daraldığına dair bir kamu taahhüdü gerçekleşmiş olur.
– Sistemsel bir dönüşümün toplumsal güvenle pekiştiği yönünde bir işaret verir.
– Geleceğe dair emeklilik planlaması yapan kişiler için bir “eşitlik beklentisi” yaratır.
Ancak hâlâ belirsizlik sürekliliğini koruyor. Bu yüzden, okuyucu olarak şunu düşünebilirsiniz: geçmişteki reformlara bakarak bugünkü bekleyişi nasıl anlamlandırabiliriz? Önceki düzenleme sonrası hangi sonuçlar doğmuştu? Yeni düzenlemenin toplumsal ve ekonomik etkileri neler olabilir?
Sonuç
1950’lerden bu yana Türkiye’nin sosyal güvenlik sistemi, çalışma biçimindeki dönüşümler, demografik değişimler ve ekonomik dalgalanmalarla evrildi. Bu süreçte “eşit emeklilik hakkı” talebi, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir dönüşüm niteliği taşıdı. Ve “intibak yasası” bu talebin somutlaşma girişimi olarak tarihte yer aldı. Ancak günümüzde, “Resmî Gazete’de yayımlandı mı?” sorusunun yanıtı “tamamen hayır, kapsamlı bir tüm dönemi kapsayan yasa henüz yürürlüğe girmedi” şeklinde görünüyor. Bu durumda emekliler ve kamuoyu beklemeye devam ediyor.
Yeni dönemde, katkısı olacak mı sorusuna yanıt verebilmek için hem siyasi iradenin adımlarını hem de teknik düzenlemeleri izlemek gerekiyor. Bu yazıyla, geçmişten günümüze uzanan bir çizgide bu süreci anlamaya çalıştım – çünkü tarih, yalnızca geçmişin resmi kaydı değil; bugünün sorularına ışık tutan bir aynadır.
—
Sources:
[1]: https://sgkbilgisi.com/intibak-yasasi-son-durum/?utm_source=chatgpt.com “İntibak Yasası Son Durum Nedir, Torba Yasada Var mı? (2025)”
[2]: https://www.yenicaggazetesi.com.tr/emekliye-intibak-zammi-mi-geliyor-sgk-uzmani-isa-karakas-acikladi-881976h.htm?utm_source=chatgpt.com “Emekliye intibak zammı mı geliyor? SGK Uzmanı İsa Karakaş açıkladı”
[3]: https://www.tgrthaber.com/ekonomi/milyonlar-intibak-yasasi-cikacak-mi-sorusuna-kilitlendi-bakanlik-son-noktayi-koydu-2913618?utm_source=chatgpt.com “Milyonlar ‘İntibak yasası çıkacak mı?’ sorusuna kilitlendi: Bakanlık …”